Ana içeriğe atla

Yeni Yıla Girerken....

 



 

Bir varmış bir yokmuş..Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir minicik kız çocuğu varmış..




Hiç düşündünüz mü sizi mutluluktan uzak tutanın ne olduğunu..


Belki geçmişiniz, belki gelecek korkunuz, belki ‘an’da yaşadıklarınız..


Bence hepsi..


 Ve hiçbiri.. 




Geçmişle barışmak, geleceği sadece düşünmek ve düzgün kurmaya çalışıp mutsuzluk meselesi yapmamak, değişmesini istediğimiz şeyler için adım atacak kadar cesur olabilmek gerek belki mutluluk için..




Türkiye’de doğup büyümüş bir kız çocuğu, kadın olduğu zaman ne kadar mutlu olabiliyor ciddi bir araştırma konusu olabilir sanki. Ataerkil toplumdan öte bir erkek egemenliği altında bastırılarak yaşıyoruz. Kadına şiddet konuşulur ve gündeme sevgili /eş/ eski eş gelir ya.. Aslında kadına şiddet daha çocuklukta babayla hatta bazen anneyle başlıyor.. 


Kız çocukları açık ara farkla daha fazla ‘yapma- etme -sus‘ ve ceza ile büyüyor.. Oysa daha ailede başlayan bu ayırım olmasa, kadınların çok güçlü olacağına inanıyorum.


Hem psikolojik hem fiziksel olarak bir erkekle yarışır kadın . Fiziksel olarak güçlü deriz ama bir doğum sancısına bile dayanamıyor mesela erkekler. Ya da hasta oldu diye nazlanan, sinirlenip hıncını evdekilerden çıkaran kaç kadın gördünüz..


Yakın ve uzak geçmişimizden bugüne ve yarına taşıdığımız travmalarımız hepimizin var. Belki ne kadar derin olduklarıdır onlarla mücadele gücümüzü etkileyen.. 


Çocukken kömürlüğe kapatıldım, dayak yedim, benden istenilen şeyler yapılıncaya kadar okula gitmem engellendi diye ben kocasından dayak yiyen bir kadın olmadım belki; ama sen, baban annene hareket eden birisiydi ve küçümserdi diye şimdi eşinin seni küçümsemesine karşı koyamıyor, o gücü bulamıyor olabilirsin..İş yerinde sürekli seninle yarışan seni ‘alt etmeye ‘ çalışan hemcinsin de abisinin sürekli ondan üstün görülmesinin bıraktığı yarayı seninle kapatmaya çalışıyordur belki.. 


Toplumca hatta dünyaca bir terapiye ihtiyacımız var… Kadın kadının rakibi/ kuyu kazanı olmaktan çıkıp her alanda gerçekten destekçisi olur belki böylece.. Ve erkekler de daha yaşanılabilir bir dünya kurmakta yardımcı olurlar kadınlara..


Ben bir diş hekimiyim. 36. yaşımdayım. Mesleğimi severek yapıyorum. Bir özel çocuk annesiyim. Genetik mutasyonları da olan, epilepsisi olan atipik otizmli bir oğlum var. Ev- iş- annelik- eş olma arasında tökezlediğim, çalışmak istemiyorum dediğim anlar oluyor. Ama iyi ki bir mesleğim var; iyi ki okumuşum diyorum çoğu zaman.


Bir kadın okumalı. Bir mesleği olmalı. Önce altın bilezik sonra altın yüzük.. Ki yüzük olmasa bile olur..


Kadın demek namus demek, namus demek iki bacak arası demek değil.. 


Yaşı geçti/ tohuma kaçtı / evde kaldı diye evlenmek zorunda değil kimse..


Ya da hoşlandı, gezdi tozdu diye ölümü hak etmiyor bir kadın.. 


Önce biz dik duralım, erkekler olmadan da hayata devam edilir, hem de çok güzel devam edilir. 


Evlilik sadece iki taraf da birbirini gerçekten seviyor, sayıyor-ki bu kısım da en az sevgi kadar önemli ve birbirini olduğu gibi kabul edebiliyor ise, alanlarına karışmadan boğmadan zorlamadan bir arada yaşabilecek ise güzel… 


Olmuyorsa da beyaz gelinlikle girilen evden illa kefenle çıkılmaz. 


Bunu hem erkekler hem kadınlar kabul etmeli. Zira ‘dul kadın’ yaftasını yapıştıran kadınlar yüzünden de çile çekiyor kadınlar..


Aşk güzel şey elbet.. İnsan sevdiği ile sürekli birlikte olmak istiyor.. Ama kör gözlü olmadan değerlendirebilmek en güzeli.. O zaman hayat çiçek bahçesi olur, cennet olur…


Şimdi burada böyle ahkam kestim diye sanmayın ki ben çok güçlüyüm mükemmelim her dediğimi yapıyorum.. 


Değilim .. 


Evde kavga çıkmasın diye kırılsa bile susan, geçmişindeki ve ‘an’ındaki travmalarla mücadele eden bir kadınım.. 


Çocukluk travmalarım, aldatılmışlıklarım, bir diş hekimi olduğumu değil kadın olduğumu gören hastalarım ve çalışma arkadaşlarım oldu… Hepimiz gibi yani.. 


Oğlumun özel gereksinimleri olan bir çocuk olması oldukça sarsıcı oldu . Yalpaladım , tükendim dedim ama ayağa kalktım.. İşte bu benim kendimle en çok gurur duyduğum yanım.. Bu güç hepimizde var.. Yıkıldım dediğimiz yerde tekrar ayağa kalkabiliriz.. 


Orta karar bir evlat, idare eder bir eş çok iyi bir diş hekimi ama olabileceğimin en iyisi olmaya çalışan bir anneyim.. Hala hepsinde gelişmeye çalışıyorum.. Bence önemli olan da bu.. Hayat devam ettikçe biz de gelişmeye devam etmeliyiz…


Olanla ölene çare yok.. Bizim yapabileceğimiz - yapacağımız şey kendi tepkilerimizi seçmek.. Kendimize yapacağımız en büyük iyilik, kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek. Hayatta değiştiremeyeceğimiz şeyler de olduğunu kabul etmek.. Ama değiştirebileceğimiz şeyler için de adım atabilmek..


İstersek yaparız.. Olmadı mı.. En azından karınca misali.. Yolumuz belli olur..Denedik deriz..Düşeriz kalkarız..Yine devam ederiz…


Sevgili Sertap’ın da dediği gibi..Bir minicik kız çocuğu bak duruyor orada hala… 


Tut elinden, öp yanağını..Birlikte yürüyün…


Sevgiyle…


Gökten üç elma düşmüş..Birisi kadınların eline..Birisi kadına saygı duyan, mal olarak değil insan olarak hayat arkadaşı olarak gören erkeklerin eline..Birisi de sana güzel okuyucu.. Dilerim hepimizin masalı güzel bitsin..







Bu yazımı bir kitap için yazmıştım.. Ama basılmadı kitap... Ben de kendi blogumda yazdım :) Amaç fayda değil mi.. 

Yorumlar

  1. Türkiye'de kadın olmak gerçekten bir hayatta kalma savaşı. Maddiyat bence kız çocuklarımıza mutlaka öğretmemiz gereken şey. Çalısıp para kazanmalı ve bağımsız olmalılar. Yanlarında olacak erkek onlara hükmettiği için değil, sevdiği için olmalı. Sana ve tatlı oğluna mutlu bir yıl ve güzel günler diliyorum canım 💞

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ne güzel dedin Deryacım ..biz de saan güzel mutlu bir yıl diliyoruz ana oğul :)

      Sil
  2. Kadın olmak zor bu alemde.Aslında insan olmak zor. Keşke hak ettiği değer verilse her canlıya. Şimdiden daha güzel bir yıl diliyorum sizlere.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında canlı olmak zor sanki son devirde..Umarım her canlının gereken değeri gördüğü yıllar gelir:)

      Sil
  3. Yanıtlar
    1. teşekkür ederim.. Paslanmışım :P Daha çok gelmek lazım buraya ..

      Sil
  4. O kadar haklısın ki, ekleyecek kelime bulamadım. Türkiye, Orta Doğu ülkelerine benzedikçe, nüfus olarak da Orta Doğulularla karıştıkça, kadın olarak dünyaya gelmek 3- 0 geride maça başlamakla sonuçlanacak.
    Oturduğumuz apartmana Iraklı olduğunu söyleyen bir aile taşındı, kadının karnı burnundaydı, bir gün baktım kapının önünde 112 ambulans ve arksanıda polis otosu, pencereyi açtım, polis elinde telsiz "Hamile kadına darp" dediğini net olarak duydum, içeri girince, kapıya gittim, dürbünden batım doğru o Iraklı aileye gittiler! Bir hafta ya oldu ya olmadı kadın doğum yaptı. Yani buraya gelen savaş travmalıların hepsi üç aşağı, beş yukarı böyleler, kadının iki de küçük oğlu var, kedi canisi diyorum uzun uzun anlatmayayım sebebini:( daha bu yaşta böyle olurlarsa acaba büyüyünce nasıl olurlar?
    Çok yazık olacak ülkeye ve dolayısıyla doğacak kız çocuklarına.....
    Eline, yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Kalemine sağlık, çok gzel bir yazı. Katılıyorum yazdıklarına.Bir oğlum bir kızım var. Kızımın kendi ayakları üzerinde durmasından gurur duyuyorum. Zorlanıyor ama başediyor. Umarım tüm kız çocukları hayatlarını istedikleri gibi geçirir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu kızınıza.. Dilerim hiç bir zaman kimseye muhtaç olmasın.

      Sil
  6. oyyyy yazından çok etkilendim valla önce tüylerim diken diken oldu sonra da gözlerim yaşardı, müthiş anlatmışsın, bir de sana ve oğluna iyi yıllar dilerim :) anne ve diş hekimi olarak inanılmazsın benceee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deep seni görmek çok güzel:)) güzel sözlerin ve dileklerin için teşekkür ederim :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu konuda sen de bir şeyler söylemek ister misin ? Haydi durma sen de fikrini söyle :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Synacthen Depot 1mg Ampul

Şimdi diyebilirsiniz bu nasıl bir yazı başlığı.. Başlık değil ilaç adı.. Haklısınız da.. Amacım bu ilaç hakkında yazmak..İlaç nedir , nerelerde kullanılır, bizimle alakası ne; ne tür etkileri var.. E bunların hepini bir başlığa sığdıramayınca ilacın adı en iyi başlık oldu :D Önce teknik bilgilerden başlayalım.. Nedir bu synacten.. Synacthen depot 1mg ampul kas içine yapılan bir enjeksiyon.. " Kabadan " iğne.. Böbrek üstü bezlerinin çalışmasını sağlayan bir ilaç. Böbrek üstü bezi çalışıyor mu diye test için de kullanılıyor. ACTH -adrenokortikotropik hormon  takviyesi..Vücudun kendi ürettiği steroidlerin artırılması ilk hedef genel olarak. Kortizol , glokokortikoid, mineralokortikoid, androjen.. Ülseratif kolit, crohn, romatizma, kanser gibi hastalıkların yanında bazı nöbet çeşitlerinde de kullanılıyor. Dünyada ESESS tedavisinde birincil tercih ACTH takviyesi.  Ayrıca diğer epilepsi türleri ve otizm için de kullanılıyor. Biz ESESS için kullanıyoruz.

Ayak bağı kesme

Fotoğraf alıntı.. Selam kizlaarrr.. Simcik şöyle bir durum mevzuu bahis.. Malumunuz benim minnak bir miktar geriden gelmekte..21 aylık henüz yürümedi. Başka şeyler de var tabii dee, bu yazının konusu geç yürüme~ yürüyememe..

Reflu ah reflu...

Ertuğrul doğduğu günden beri reflu sorunu yaşıyor. Biz hep patalojik bir reflu dedik ama doktorlara anlatamadık. Biz de de hata var gerçi, çocuk gastroentroloji ye gitmedik hemen.. 4 ay bittiği sıralarda kilo persentili artık %2ye kadar düşünce yeter dedik gittik.. Gastrotuss baby diye bitkisel içerikli ve zor bulunan ithal bir şurup yazdı doktor. Firma ile iletişime geçip yakın eczanelerden birisine göndermesi ile ulaşabildik ilaca. Hemen etkisi başladı. Kusmalar ciddi oranda azaldı, hatta gaz sancıları bile azaldı. ( aslında çocuğun midesi yandığı için kıvranıyor biz de gaz sanıyor idik muhtemel)